Tefsiru Müşkilati Ehadis. İbn Müneyyir
Tefsîru Müşkilâti ehâdîs bi şekli zâhirihâ
تفسير مشكلات أحاديث يشكل ظاهرها
Zeynuddin Ali İbnu'l-Müneyyir el-Maliki(v.683/1284)
İbnu'l-Müneyyir'in bu eseri, Türkçe'ye Dr. Osman Bodur tarafından "Zahirinde Müşkil Bulunan Hadis Yorumları" adıyla kazandırıldı. İsmiyle de anlaşıldığı üzere eser, hadislerde görülen müşkil durumları izah etme yoluna giderek söz konusu hadisleri anlamada izlenmesi gereken yol ve yöntemleri ifade etmektedir. Dr. Osman Bodur, İbnü’l-Müneyyir’in bu eserini öncelikle mısır ve Süleymaniye kütüphanelerinde kayıtlı bulunan Tefsîru Müşkilâti ehâdîs bi şekli zâhirihâ isimli kayıtlı nüshadan tespit edip tercümeyi onun üzerinden yaptığını belirtmektedir. Bununla birlikte her ne kadar eserin başlığına ‘’Müşkil’’ kaydı düşülmüş olsa da eserin baştan sonra mütaşabih hadislerin anlaşılmasında ki temel ilkelerden, metodlardan ve yorum örneklerinden bahsettiği için eserin tercümesine ‘’Hadiste Müteşabih Problemi’’ ismini verdiğini belirtmektedir (sy.12)
Eserin giriş kısmında Kur’an’ın anlaşılmasında olduğu gibi hadislerin anlaşılmasında da ciddi ilmi gayretlerin ortaya konulduğunu ve bu durumun Kur’an-ı Kerim için devasa tefsir külliyatlarını ortaya çıkardığı gibi hadisler içinde şerh edebiyatını ortaya çıkardığı üzerinde durulmaktadır. Üstelik söz konusu bu şerhlerde kullanılan malzemelerin en eskimez ve orjinalliğini yitirmeyenlerinden birisinin de müteşabih hadislerin şerhleri olduğu söylenmektedir(sy.17). Eseri tercüme eden Bodur, bu bölümde mütaşabih hadisler ile ilgili ciddi çalışmalar yapan alimlere yer vermiş onların eserlerini belirtmek suretiyle bu alanın ne kadar değerli olduğunu ifade etmek istemiştir. Bu isimler arasından bu alanda derli toplu bilgiler verenlerden ilkinin Kitâbü Müşkili’l-Hadîs ev Tevilü’l-Ahbâri’l-Müteşâbihe isimli eseriyle İbn Fûrek olduğunu belirtmiştir. İbn Fûrek’in etkisiyle Kasrî’nin Tenbihü’l-Efhâm fi Şerhi Müşkili Hadîsihî isimli eserini, İbn Bezîze’nin ise Minhâcü’l-Avârif ilâ Rûhi’l-Meârif fi Şerh-i Müşkili’l-Hadîs isimli eserini oluşturduğunu belirtmektedir(sy.19-20)
Çalışmanın giriş kısmından sonra müellif İbnü’l-Müneyyir’in kısa bir hayatı ve ilmi kişiliği okuyucuyla paylaşılmıştır. Kaynaklarda tam adının Ahmed b. Muhammed b. Mansûr b. Ebi’l-Kâsım b. Muhtar b. Aliyyu’l-Cerevî el Cüzâmî el-Ebyârî el-Mâlikî el-İskenderî olduğu ve Zilkâde ayının üçüncü gününde 620 yılında doğduğu ifade edilmektedir. Kaynaklarda müellifin ailesi hakkında yeteri kadar bilgi bulunmamakla birlikte, babası Muhammed b. Mansûr’un (659/1258) dönemin önemli âlimlerinden olduğu nakledilmiştir.Bununla birlikte oldukça akıcı ve beliğ konuşan müellifin hayatının ilerleyen dönemlerinde pek çok resmi vazifede görevlendirildiği görülmektedir(sy.21). Alimlerin çok olduğu, ilmin değerini bilen bir ailede pek ilim dalında büyük bir alim olduğu söylenmektedir. Abisi Malik el-Müneyyir’in maliki mezhebinde müctehid kabul edilen ve ilmi olarak önemli bir kimliğe sahip olduğu ifade edilmiştir. Müellifin en meşhur hocaları arasından, Cemâluddin İbnü’l-Hâcib (646/1249), Ebû Bekir Abdülvehhâb b. Ravâh b. Eslem et-Tûsî’ ve İbn Ravâc (648/1250) gibi alimleri zikretmek mümkündür. Pek çok talebe yetiştirdiği bilinen İbnü’l-Müneyyir’in bilinen en meşhur talebesi tefsir ilminin önemli şahsiyetlerinden el-Bahru’l-Muhît adlı tefsirin müellifi Ebû Hayyan’dır. (745/1344)(sy.22-23)
Birçok sahada eser kaleme alan İbnü’l-Müneyyir’in hadis sahasındaki en meşhur eserinin Buhârî’nin bab başlıklarıyla ilgili yazmış olduğu el-Kevakibü’d-Derârî fî Münâsebeti Terâcimi’l-Buhârî olduğu görülmektedir. Tefsir alanında kaleme almış olduğu birkaç eseri arasından el-Bahru’l-Kebîr fî Bahsi’t-Tefsîr isimli çalışmayı zikretmek gerekmektedir(sy.23)
İbnü’l-Müneyyir, bu eserini, zâhirî teşbih ifade eden hadislerin tenzihe uygun şekilde bir mukaddime olsun diye kaleme aldığını ifade etmiştir. İbnü’l-Müneyyir, müteşâbih hadislerin uzunca tevillerinden daha ziyade, kısa ve özlü, tenzihe uygun teviller geliştirmenin önemine vurguda bulunmuş ve bunu eserinde tatbik etmiştir. Çoğunluğu itibariyle Allah’ın sıfatlarından oluşan 27 adet müteşâbih hadisi tevil etmiştir(sy.28-29). İbnü’l-Müneyyir, hadislerin tevilinde tevhit ve tenzihe zıt olmayacak mânâları tercih etmeyi önemsemiş, bir tevilin kabul edilebilmesinin en temel şartını Allah hakkında kabul edilemez bir mânâ ifade etmemesinde aramıştır(sy.30)
İbnü’l-Müneyyir, eserinde akla gelebilecek bazı sorulara da cevap vermiştir. Söz gelimi, ‘’Müteşâbih hadislere çeşitli şekillerde eklenen ve aslı olmayan ilaveler nasıl fark edilir?’’ şeklindeki bir soruya şöyle cevap vermiştir: ‘’Hadis ilminde mahir alimler, hadise ilave edilen kısımlar hakkında hiç şüphe duymayıp hemen onu fark etmektedirler. Onlarla aynı seviyede olmayan kimseler, onların gayretlerini asla anlayamaz’’(sy.32-33).
İbnü’l-Müneyyir’in müteşâbih hadislerin anlaşılması ve yorumlanmasında verdiği önemli ilkelere de kısaca değinmemiz yerinde olacaktır. Bu ilkeler şu şekilde tasnif edilebilir.
1. Arap dilinde yaygın kullanımlardan birisi, muzaf kısmının hazfedilip, yerine muzafun ileyhin kaim olmasıdır. Yani doğrudan Allah’ın zâtı demek yerine onun emri, hükmü, mülkü ve şe’ni gibi kelimelerin takdir edilmesi gerekmektedir.
2. Bazı rivayetlerin anlaşılmasında ‘’Eserin, müessirin ismiyle tesmiye edilmesi’’ şeklinde bir kaideden söz etmiştir. Söz gelimi ‘’Yağmur Allah’ın rahmetidir.’’ ifadesinde yağmur Allah’ın rahmetini bir sonucu olmasına rağmen, doğrudan Allah’ın rahmeti şeklinde tesmiye edilmiştir.
3. Allah’a izâfe edilen bazı fiil ve durumlardan murat, Allah’ın zâtı olmayıp, onun bütün işlerini yapmakla mükellef has kullarıdır.
4. İsrâilî bilginin karışma ihtimali olduğu bazı müteşâbih hadislerin alimler tarafından tevil edilmelerinin, mevzu hadislerle meşgul olmaktan kaynaklanmadığını, aksine bu hadislerin sahih olma ihtimaline binaen tevil edildiklerini vurgulamıştır.
5. Diğer bir kaide ise, tevilde tenzih ilkesinin yani Allah’ın aşkınlığının muhakkak surette dikkate alınmasıdır(sy.37-41)
Eserin mukaddimesi incelendiğinde müellifin, bu bölümde, Kur’an’da ve hadisteki müteşâbih lafızlara ilimde derinleşenlerin iman ettiklerini onların bu ifadelere iman etmelerinin, bu türden rivayetleri tevil etmelerine zıt olmadığı görüşü içerisinde olduğu görülmektedir(sy.50). Sonraki bölümlerde ise müellif, tevil ile ilgili bazı grupların (muattıla, müşebbihe, mücessime) görüşlerine yer vermiş söz konusu bu görüşlerin ne kadar tutarsız olduğunu ve Allah hakkında düşünülemeyeceğini ifade etmiştir. Mukaddimenin ilerleyen sayfaları incelendiğinde bazı müteşâbih ifadelerin müellif tarafından nasıl tevil edildiği görülmektedir. Mukaddime sonrası bölümde ise müellifin müşkil hadislerin anlaşılmasında temel ilkeler olarak sunduğu oldukça önemli bir bölüm yer almaktadır. Çalışmanın sonuç kısmıyla beraber son 60 sayfası örnek bazı müteşâbih hadislerin tevillerine ayrılarak tamamlanmaktadır. Bu gerçekleştirilirken öncelikle müteşâbih hadis zikredilip ardından hadisteki müşkil noktalar belirtilip nihayet hadisin yorumu yapılmaktadır. Söz konusu hadislerin yer aldığı aslî kaynakların dipnotta belirtilmiş olması da çalışmayı daha da değerli hale getirmektedir. İbnü’l-Müneyyir’in kaleme almış olduğu bu eserin hadislere toptancı yaklaşımların arttığı günümüzde hadisleri doğru anlama adına önemli bir görev îfâ edeceği açıktır.
Kitap tanıtımı: M. Talha KILIÇ
Not: TDVİA'da İbnu'l-Müneyyir maddesi bulunmakta, ancak bu esere dair hiçbir bilgiye yer verilmemektedir.